21 Nisan 2014 Pazartesi

    Bir yılını dolduran çözüm sürecini nasıl okumak gerek. Tarihte buna benzer bir olay var mı diye baktığımızda akla ilk gelen olay asrı saadette Hudeybiye oluyor.
     Diyeceksiniz ki nasıl olur da Peygamber efendimiz(s.a.v) zamanından bir olay ile benzerlik kurarsın. Hatta başlığı bile görüp direkt kızanlar olacak. Ama öncelikle herkesin büyük bir gerçeği görmesi lazım. Nedir bu gerçek? Çatışmanın olduğu yerde siz bir şeyler anlatamazsınız. Bak bu olayın aslı budur diyemezsiniz. Şimdi Hudeybiye de neler olmuştu ki çözüm sürecine benzesin diyenlere biraz bahsedelim. Peygamber efendimiz ashabı ile birlikte Mekke'ye gidip beytullahı ziyaret etmek ve umre yapmak için yola çıkar. Mekke'ye bir günlük mesafede olan hudeybiyeden Hz. Osman Allah Resulünün umre niyeti ile geldiğini müşriklere bildirmek üzere elçi olarak gönderilir. Daha sonra Mekkeli müşriklerden bir heyet gelerek Hudeybiye antlaşmasını Efendimiz ile imzalarlar. Ama bu öyle bir antlaşmadır ki şartları müslümanlar için çok ağırdır. Müşriklerden biri müslüman olsa geri iade edilecek(müşriklere verilecek), on yıl savaş yapılmayacak, Müslümanlardan biri dinden dönerse müşrikler onu geri vermeyecek, o sene Kabe ziyaret edilmeyecek gibi şartları ağır bir antlaşma. Şartları duyan sahabeler içerisinde bir huzursuzluk başlar. Hz. Ömer peygamberimize bu antlaşmaya karşı tepkisini belirtir. Hz. Ömer çok kızar, müşriklerin tavırlarına böyle bir antlaşma sunmalarına. Aradan bir yıl gibi bir süre geçer sahabeler müşriklere artık daha rahat ulaşır ve İslamı anlatır. Velhasıl sonuç Mekkenin fethi ile son buldu. Tabi çözüm sürecinde ki bölge halkı çoğunluğu Sünni müslüman sakın müşrik benzetmesi olarak algılanmasın.
    Evet silahların gölgesi olmadan konuşarak çok daha fazla şey anlatılır ve daha etkili olur. Psikolojik olarak da bugün savaş veya çatışmaların olduğu yerlerde örneğin :Suriye'de öldürülen halka Esed sizin iyiliğiniz için çalışıyor derseniz, halktan nasıl bir tepki alırsınız. Evet çatışmanın olduğu, kanın aktığı yerde halka gerçekleri anlatamazsınız. Bu insan psikolojisine ters bir yanda evlatları zorlada olsa pkk baskısı ile dağa çıkarılmış aileler, bir yanda yine pkk'nın yıllarca bölge halkına empoze ettiği sizleri devlet unutmuş bakın koruyamıyor bile söylemleri bölge halkının algılarının kapanmasına sebep olmuş.
   Seçim sonuçlarını tekrar incelediğimde görüyorum ki bölgede il ve ilçe bazında parti dağılımları bayağı değişmiş. Muş, Bingöl, Bitlis, Van, Siirt, Mardin , hele Ağrı gibi şehirlerde il ve ilçelerde sadece Bdp ve Akp yok Sp de var Chp'de tabi daha az ama özellikle Saadet partisi birçok yerde alternatif olmuş. Zaten çoğulcu demokrasinin gereği de bu değil mi? Her bölgede oy alabilen partiler olması lazım.  
    Mhp gibi ülke bölünüyor artık yapılacak bir şey yok mu? Yoksa bu süreç çok iyi değerlendirilip istenen sonuca ulaşmak mı? demek gerekiyor. İstenen sonuca ulaşmak gerekiyor elbette. Bu sonuca nasıl ulaşılacak bütün siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları bölgeye gidecek halk ile beraber olacak gerçekleri anlatacak. Zamanında yapılan hataları unutturacak şimdilerde yapılan güzel örnekler aktarılacak. İşe siyasi olarak bakanlar biz Ak partinin icraatlarını mı anlatacağız demesin kendi yapacaklarınızdan bahsedeceksiniz(kandırmadan). Devletin neler yaptığını, devlet bilincinde artık öteki olmadıklarını çatışmanın olmadığı yerde daha rahat anlatabiliriz. Süreci bazılarının dediği gibi yıkım gibi görmek yerine bir imar süreci, hatta yeniden birlik süreci olarak görmek lazım.
   Gelelim son olarak diyebilirsiniz şimdi doğu ve güney doğuda pkk tekrardan kendini güçlendirmek için bunu fırsat bilip çalışıyor. O zaman bütün STK'lar ile bizimde çalışmamızı iki katına çıkarmamız gerekiyor. Ama pkk'nın silahları var STK'lar silah ile nasıl baş edecek? Devletin Polisi var askeri var onlar gerekli yerlerde gerekli korumayı sağlayacak. Peki pkk yığınak yapıyor tekrar saldıracak diyenlere de şunu söyleyebilirim. Askeri anlamda eğitimli uzman asker kadroları en iyi şekilde komando ve özel tim olarak hazırlıklarını zaten tamamladı. Tekrardan terör eylemleri başlar ise asker misli ile zaten karşılık verecektir. Devlet uyumuyor. Tek korkum Fetullahcı  fikre sahip polislerin süreci baltalaması olur.  Bizler ne kadar çok bölge halkına ulaşır ve dertlerini dinler gerçekleri anlatırsak bu süreç çok önemli sonuçlar verir. Aynı Hudeybiyede ki gibi çok sağlam bir sonuç alırız. Görünüşte sanki hep tavizler veriliyormuş gibi görünen bir olayın iyi bir çalışma ile(gerçekleri doğru bir dille anlatarak) nasıl bir sonuç verdiğini Hudeybiyede Allah Resulü bize öğretiyor. 
    Silahların konuştuğu yerde, kanın döküldüğü yerde insanlara bir şeyler anlatmak mümkün değil ise, bu süreçte bütün stk'lar ile devlet bilinci daha rahat yerleşecektir.

0 yorum :

Yorum Gönder